28 Mayıs 2011 Cumartesi

EY YAR



EY YAR


Senin geçmediğin bahçede gül mü biter?


Bülbül mü öter senin olmadığın yerde?


Ömrümün en kırılgan yerindeyim,tut elimden


Alıp beni yüreğine götür ey yar.



Boynu bükük biriyim işte,deliyim, divaneyim, avareyim


Sen yoksun dardayım,sen yoksun sonbahardayım


Ne başımı okşayan bir el,ne de gözyaşımı silen var.



Gözlerim yaralı bir gül,sesim kırık karanfil feryadı,özlemlerimle, hasretimle sensizim


Yalnızlıklar büyütüyorum sokaklarda,gel yağmur ol, rüzgar ol, boran ol


Savur beni diyar diyar,ey yar.



Sen yoksun,virandır gülistanım,hayalim, düşistanım


Mecnun gibi şaşkınım,dikenler sarmış gönül bahçemi,çöle döndü nevbahar


Feryadım ah-u zar,ey yar.



Sensiz bahar mı gelir, gül mü açar bahçeler?


Gül mü kokar, çiçek mi açar, gün mü doğar?


Hüzün kokuyor şimdi her yer,hıçkırığa boğuluyor ırmaklar


Rengini terk eden gül gibi solgun,acısı saklı bir bağ gibi suskunum


Umutlar boynu bükük,yarınlar yaralı,yürekler yorgun sonbahar,ey yar.



Gel, gittiğin iklimlerden artık,sevdam, yüreğim ve ben sensizim


Bilki, hasretinden başka yurdum,sevginden başka muskam yok göğsümde


Gel,hasreti, çölü, ölümü bana bırak,alıp götür yalnızlığımı buralardan.



Bilki, baharlar gelmiyor sensiz,gül açmıyor bahçeler?


Gül kokmuyor, gün doğmuyor.


Küsmüş dalına yaprak,yağmura toprak,kaynağına ırmak.



Sevgi bir güldür,yürek bahçesinde yetişen sevgi bülbüldür,kanatları aşk nakışlı.



Gül mü biter senin olmadığın yerde? Bülbül mü öter ey yar?Gel,geçmeden aşk-ı baharlar.





Nuri CAN

Ben Sana Hayat Dedim



BEN SANA ''HAYAT'' DEDİM


Beni mutsuz edemezsin.


Başaramazsın bunu.


Çünkü ben sana ' hayat ' dedim sevgili.


Öldüremezsin bizi.Üzemezsin beni....


Kendini öldürmeye yeltendikçe


Ben seni ' bende ' büyütmeye devam edeceğim.


Sen devam et kendinin katilin olmaya.


Sen yüzünü kapattıkça umuda,


Ben seni ' sende ' doğurmaya devam edeceğim.


İnatla, sabırla.Çünkü sen cansın bende.



İsmail SARIGENE

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Metroseksüel erkekler içinmiş?



TÜRKİYE’de “Erkekler slip mayo mu yoksa şort mayo mu giysin?” tartışmaları devam ederken İspanyol tasarımcılar kadın mayolarını erkek modasına uyarladı.

Barcelona Moda Haftası’nda podyuma çıkan erkekler mayolarını yine bu yazın trendi sandaletlerle tamamladı. İspanyol Jan Iu Mes modaevinin tasarladığı rengârenk mayolar erkek modasında yeni bir çığır açacak gibi görünüyor.



habertük teki bu haberi paylaşmak istedim istedim de ama yakışmamış değil mi?
yakışmış mı? yok canım bunu giyince hanımabla demek geldi içimden,şöyle güllüsünü ,hatta eteklisini de yapmışlardır,hatlarını belli etmek istemeyen metroseksüel beyler için ne dersiniz?
yok yok size Türkiye'erkeklerinden iş çıkmaz,

çıkar mı yoksa? :))
neyse en iyisi yazın plajlardaki görüntülere göre ,ya da metroseksüellikleriyle övünen bazı erkek ünlülere göre karar vermek,onlar giyerse halktan metroseksüel beylerde giyer,ne de olsa moda olacak demi ama yani? :PpP
ne günlere kaldık bizler böyle?

bak şimdi ne diye etiketlesem bulamadım,erkek modası mı desem yoksa başka bişey mi?
neyse bi bakayım en uygun ne diye etiketlenir ki bu? :D
yazımı da mavi renkte yapayım,
mayoyla uyumlu olsun görüntü bozulmasın :)

19 Mayıs 2011 Perşembe


19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMIMIZ
Kutlu Olsun...

15 Mayıs 2011 Pazar

Ben Seni Sevdim Mi?



Ben seni sevdim mi?


Sevdim, kime ne

Tuttum, ta içime oturttum seni

Aldım, okşadım saçlarını, öptümİçtim yudum yudum güzelliğini


Ben seni sevdim mi?


Sevdim elbette

Bendeydi özlemlerin en korkuncu

Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan,

Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu


Ben seni sevdim mi?


Sevdim doğrusu

Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim

Biri vardı ağlayan; gecelerce

Biri vardı sana tutkun; o bendim


Ben seni sevdim mi?


Sevdim, en büyük

En solmayan güller açtı içimde

Ömrümü değerli kılan bir şeydin

Sen benim bozbulanık gençliğimde


Ben seni sevdim mi?

Sevdim, öyle ya

Bir çizgiye vardım seninle beraber

Ve bir gün orada yitirdim seni


Ben seni sevdim mi?

Sevdim,

Ya sen beni?



Ümit Yaşar Oğuzcan

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Anneler Gününüz Kutlu Olsun

Anne Olmak...;Analık nedir Annem?; derdim de anacığıma;;Ben ol da bil derdi Mevlânaca..


Ben ol da bil!


;Sen; oldum annem bak!..


;Sen; oldum ve bildim neymiş bu işin yürekcesi..


Hani ;Köpekler bile ;ana; olmasın; derdin ya hep, o ızdıraplı yüreğinle, o engin şefkatinle..


Anlamazdık o zaman biz zamâneler..


;Zor kızım, çok zor analık; derdin ardından derin bir iç çekişle..


Zormuş anam..


Ana olmak ;


Hiç; ken ;Hep; olmakmış meğer..Çoğalmakmış durmadan..


Dünyaya meydan okumak, mazi ve istikbâli sırtlamak, pervâsız bir gözü karalıkmış..


Zormuş Annem..


Olduk, gördük, bildik bak..


Ana olmak meğer; Kor ateşlerde üşümesi, kara kışlarda buz kesmesiymiş yüreğin..


Hep; ;Ben; derken,


Artık;İllâ O!; demesiymiş..


Hiç varmayacağı kapıları çalması, hiç ederek ömrünü, adanmasıymış..


Hiç kızmaması yüreğin, almayı hiç düşünmeden hep vermesiymiş..


Hep sarıp-sarmalaması, hiç hesap sormadan, hep dost hep yâr olmasıymış..


Zormuş Anam..


Meğer ölümüne bir kara sevdaymış analık..


Olduk, gördük, bildik bak..



-----------



Gözlemleyin kadınları; Değişirler hep ;Anne; olunca..


Bir metamorfoz belki analık; Tırtılken kelebek olmak


Artık gözleri, elleri-ayakları, akıl ve yüreği tüm âzâları ve dahî hayalleri, tüm vakitleri ve hayata dâir hesapları O;na ait değildir..Karşılıksız-hesapsız ve de gönüllü olarak bağışlar yavrusuna tüm varlığını Anne..


Ve dikkat edin, her kadın bir başka güzelleşir ;Anne; olunca..


Ezelden biçilen bir kostüm gibi, ;Analık; yakışır her kadına..


O, artık ;Anne gibi; güler, ;Anne gibi; bakar, ;Anne gib;kokar..


Ve hayatta hiç kimse ne ;Anne gibi; kokar ne ;Anne gibi; bakar ne de onun gibi yanar..


Ve böylelikle tüm anneler, Yaratan;dan kokular, esintiler taşırlar dünyamıza..


Her Anne Yaratıcı;ya âyinedir..


En çok Hâlıq ve Vedud ismi yansır onlarda..


Ve hayat boyu, binbir esmâyı seyrederiz o kocaman yüreklerde..


İşte bu yüzden, kaç yaşında olursak olalım, bizler için hep,


Hiç eskimeyen bir ihtiram, çoşkun bir muhabbet, hep meylettiren bir çekim alanıdırlar..


İşte bu tutkunluk, hesapsız adanışlarının karşılığıdır onlara, Yaradan;dan..


Ve bir gün bizden gittiklerinde..İçimizin bir yanı, ömür boyu hep titreşir onlar için..


Hiç sönmeyen bir yangın, zaman zaman yakar alevlenir, asla dolmaz boşlukları..


Alıp gitmişlerdir çünkü canlarımızın bir parçasını..



Öyledir, her Anne giderken, yüreğini emanet bırakır yavrusuna ve bir parça yavrusundan alır da öyle gider çünkü..


Ve bu yürek aktarımı, annenin sesi, nefesi, gözleri, sözleri ve o kocaman yüreği, ezelî bir miras gibi devredilir nesilden nesile..


İşte dünyayı îmar eden, ayakta tutan bu Ana Yürekleridir!


Nasıl emânetse yavrular annelerine bir vakit,


Öylece emânettir her anne de yavrusuna..


;Of!; bile demeden, sakın ha incitmeden,


Sahip çıksın herkes emânetlerine aman!


Yavrularına iki dünya bağışlayan ANAlara ve cennetlerini kazanan canlara müjdeler olsun..



Ayşe Reşad





çok güzel bir yazı,belki okumuş olanınız bileniniz vardır ama ben ilk kez okudum ve çok beğendim,o kadar güzel anlatmış ki Ayşe Hanım,Allah ana babalarımıza hayırlı evlat nasip etsin bizleri ve evlatlarımızı da bizlere hayırlı evlatlardan eylesin,,


Önce anneciğimin,sonra tüm anne ve anne adaylarının anneler günü kutlu olsun,sevgiyle kalın...




5 Mayıs 2011 Perşembe

***Kanuni Sultan Süleyman (Muhibbi)***

Muhibbi [I. Süleyman, Lakabı: Kanuni, (d. 27 Nisan 1494, Trabzon - ö. 6 Eylül 1566). 10. Osmanlı padişahı ve İslam halifesidir. Babası I. Selim, annesi ise Ayşe Hafsa Sultandır.]
Kanuni Sultan Süleyman. 1. Kasım 1494'te Trabzon'da dünyaya geldi, 7 Eylül 1566'da yaşamını yitirdi. Babası Yavuz Sultan Selim, annesi Hafsa Sultan. Osmanlı padişahlarının onuncusu. Çocukluğu babasının sancakbeyi olarak bulunduğu Trabzon'da geçti. Dedesi Saltan 2. Bayezid tarafından 1509'da Kefe sancakbeyliğine gönderilinceye kadar iyi bir öğrenim ve eğitim gördü. Babası Yavuz Sultan Selim 1512'de tahta çıktıktan sonra Anadolu'da kardeşleri Korkud Çelebi ve Şehzade Ahmet'e karşı mücadele ederken, Kanunu İstanbul'da kalarak saltanat naipliği yaptı. Ardından Manisa Sancakbeyliği'ne atandı.

Yavuz Sultan Selim'in 1514 İran ve 1516 Mısır seferleri sırasında Rumeli'nin muhafazası ile görevlendirildi, Edirne'de kaldı. Yavuz Sultan Selim'in ölümünden sonra 30 Eylül 1520'de 26 yaşında iken Osmanlı tahtına çıktı. Belgrad'ın fethi (1521) ile Orta Avrupa'nın, Rodos'un fethiyle de (1522) Akdeniz hakimiyetinin kapılarını açtı. 1526'da Mohaç Meydan Muharebesi'ni kazandı. Aynı yıl 20 Eylül'de Macaristan'ın başşehri Budin'e girdi. 1529'da Viyana'yı kuşattı, kent ele geçirilemedi. 1532'de çıktığı Almanya seferinde Gratz, Marburg, Gunss gibi Alman kentleri aldı. 1534'te yönünü Doğu'ya çevirdi. Bağdat ve Basra'yı, 1535'te Tebriz'i fethetti. 1537'deki İtalya seferinde Otranto'ya kadar ilerledi. Barbaros Hayrettin Paşa'nın gücüyle Akdeniz'i nerdeyse bir iç denize çevirdi. Haçlı donanmasını 27 Eylül 1538'de Preveze'de ağır bir yenilgiye uğrattı. Süveyş'te kurduğu donanma ile de Kızıldeniz'i ve Arabistan sahillerini kontolüne aldı. 1543'te Estergon, Nis ve İstolni-Belgrad, 1551'de Trablusgarb'u zaptetti. 1553'te Nahcıvan seferlerine çıktı.


1566'da Zigetvar kalesinin zaptı sırasında 72 yaşında vefat etti, Süleymaniye'deki türbesine defnedildi.


Avrupalıların "Muhteşem" dedikleri Kanuni Sultan Süleyman, askeri başarılarının yanısıra sanata da büyük önem verdi. Döneminde büyük devlet adamlarının yanısıra büyük şairler de yetişti. Sadrazam İbrahim Paşa, Lütfi Paşa, Sokullu Mehmet Paşa, Şeyhülislam Kemal Paşazade, Ebüssuud Efendi, şairler Baki, Fuzuli, Taşlıcalı Yahya, Lamiî Çelebi, Şehî Bey, Latifî, Âşık Çelebi, sanatkar Mimar Sinan, kaptan-ı derya Barbaros Hayrettin Paşa gibi.


Kanuni unvanını, kendisinden önceki padişahlar döneminde çıkarılmış dağınık ve düzensiz haldeki tüm kanunları Kanunname-i Al-i Osman adıyla derletip toplatması nedeniyle aldı.



Büyük bir şair olan ve şiirlerinde "Muhibbî" mahlasını kullanan Kanuni'nin "Divan-ı Muhibbî" adında bir de divanı var. Divanı ilk olarak 1891'de basıldı, ikinci basımı 1980'de yapıldı. İkinci basımı Vahit Çabuk hazırladı. Kanuni'nin yaşamı ve savaşları ise "Süleymanname" adıyla birçok esere konu oldu. Muhibbî Şiirlerinden ÖrneklerGAZELHalk içinde mu'teber bir nesne yok devlet gibiOlmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibiKo bu ayş u işreti çünkim fenâdur âkıbetYâr-ı baaki ister isen olmaya tâat gibiOlsa kumlar sağışınca ömrüne hadd ü adedGelmeye bu şişe-i çarh içre bir sâat gibiSaltanat didükleri ancak cihân gavgaasıdurOlmaya baht u saâdet âlem-i vahdet gibiGer huzûr itmek dilesen ey Muhibbî fârig olVar mıdur vahdet makaamı gûşe-i uzlet gibi


kaynak-turkceciler.com


Harmanda Gör


Eğer aşıksan kendini atılmış gör
Eğer padişahsan kendini kul köle gör
Ey sevgili yanağına benzerim demiş
Sen gülü bu sözünden dolayı mahcup gör
Sen peri! Aşk ile ben divaneyi eğer isteğin varsa ateşte gör!
Ey Muhibbi! Eğer saf dudağın tadını bulmak istersen şekere bak.
Hayatının baharıyla gururlu olma.
Tane gibi kendini harmanda gör!




nostaljim.org

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Siz bunlardan hangisini yaptınız ya da yapmak zorunda kaldınız???

ÇAĞRIŞIMLAR


Çok küçük bir yalanı

Çok büyük bir orantıda

Dinlediniz mi..



Çok büyük bir yalanı

Çok yalın bir doğrultuda

Söylediniz mi..



Gecikmiş bir gizlemi,

Birikmiş bir özlemi

Sakladınız mı..


Gelmeyecek bir gideni,

Olmayacak bir nedeni

Beklediniz mi..


Bir gerçeği erken,

Bir açlığı tokken

Anladınız mı..



Hep mi hep ölecekmiş gibi,

Hiç mi hiç ölmeyecekmiş gibi

Yaşadınız mı..



Yalanı sürmeye sürmeye,

Yanlışı görmeye görmeye

Sakladınız mı..


Doğruluğun yönünde,

Doğruların önünde

Aklandınız mı..


Ortamsız bir yaşamda,

Yaşamsız bir ortamda

Harcandınız mı......




Özdemir Asaf